Exeter'daki "radikal fikirler" workshop'undan sonra donuse gecmistim, tren istasyonuna dogru... bir pub'ın önünden geçiyordum, kapıya astıkları ilana gözüm takıldı. tam bana sesleniyorlardı, tamam burdan geçip gidiyorsun da bir sürü güzel şeyimiz var içerde, bir girsene, ne duraksıyorsun, gibisinden bir metin. hak verdim. bir pint içtim orda, biraz Independent okudum, sonra çıktım, istasyona dogru yola devam ettim, hava iyice kararmisti, cok etkileyici geldi bir goruntu, fotografini cekeyim sunun dedim, ama bir isteksizlik de hissederek, cunku nefis bir goruntunun onunden de geçsem çektiğim fotograf kesinlikle nefis falan olmadığı gibi güzel bile olmuyor. işte çektiğim fotoğraflar yanda. yani ortada...
bir keresinde Atlas dergisi için Murat nehrini takip etmiştik, Ağrı, Muş... karlar altında. bir ara, birlikte yolculuk ettiğimiz fotoğrafçı arkadaş, makinesini ayarlamış, görüntüyü kontrol etmiş, beni çağırdı, gel bir bak diye, geldim bi baktım, sonra fotoğrafını çekmek üzere olduğu manzaraya dondum. ı ıh... kesinlikle burası senin fotoğrafindaki kadar güzel değil dedim! beş para etmez bir manzara, bu şekilde fotoğrafı çekilene kadar tabii...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder