bu gece Taksim Beşiktaş dolmuşuyla Beşiktaş'a iniyordum. bu dolmuşların içinde bir telsiz sistemi var. birbirleriyle haberleşiyorlar ve biz yolcular da duyabiliyoruz. ben gümüşsuyu'nda beklerken bir araba çekme krizi vardı trafiği tıkayan. gece 11 bucuktan falan bahsediyoruz. ama taksime giriş tıkanmış vaziyetteydi. neyse dolmuş geldi bindik yola çıktık Beşiktaş'a akıyoruz. telsizden diğer dolmuşların gümüşsuyu trafiğini kontrol edişlerini dinliyoruz. bir ara gene Taksim'e çıkış tıkandı ve diğer şoförler Gümüşsuyu'ndaki adamları Görkem'e soruyorlar, Görkem diyorlar, durum nedir, araba mı çekiyorlar yoksa trafik mi var, Görkem de diyor ki hayır otobüs şöförüyle taksici kavga ediyorlar ondan tıkandı. işte bu noktadan sonrası bana tamamen yazarlık pratiğini düşündürdü. yazarlar bir olaya biraz dışarıdan baktılar mı, sözgelimi o olaydaki hikayeyi okumaya yöneldiler mi, kimilerince suçlanırlar, hayata yukarıdan bakmakla. bana bu suçlamayı hatırlattı dolmuşçular. hayata yukarıdan bakan dolmuşçular ya da demek lazım. şöyle ki, telsizde kavga lafının geçtiği andan itibaren herkes kendi pratik derdine düştü. tam bir yabancılaşma içindeler, ya da öyle oldukları söylenirdi, yazar olsalardı. bir şoför kavganın tam lokasyonunu öğrenmeye çalııyor, ona göre rota belirleyecek. bir diğeri, Görkem'e soruyor, Görkem ayrıldılar mı şu sokağa sapıyım mı ayrılmadılarsa buradan gelicem, vs vs... herkes müthiş bir serinkanlılık içinde. kavgadan mesela yola taş düştü der gibi bahsediyorlar. şimdi ben böyle anlatınca bu son derece normal geliyor tabii. ya ne yapsalardı diyebilirsiniz. ama o anda bu komik, ilginç, mesafeli geldi kulaklara. bütün dolmuş kıkırdadık, gülümsedik. Görkem tekrar bağlandı, ayrıldılar tamam trafik açılıyor dedi. işte bu. böyle net. görkem'in tavrı bana tam bir yazar tavrı gibi de gözüktü. ayrıldılar, yol açıldı, yazınız! veya dolmuşçuysanız, geçiniz!
Bir dolmuşçunun bir kavga ayrıldıktan sonra geçişi gibi bir kavga ayrıldıktan sonra yazmak!...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder