25 Mart 2012 Pazar

ÇEVİRİDE KAYBOLAN POCOYO: PEPEE

 Bizim oğlan sevdiği için Pocoyo bizim evde çok sevilen, iyi tanınan bir karakterdi. Üslubuna, senaryosuna, içeriğine de hayrandım. İngilizce versiyonlarının dvdlerini almıştım İngiltere'deyken ve Stephen Fry'ın seslendirmelerine ayrıca -->bayılıyordum. (Daha sonra Fry'ın hazırladığı beş bölümlük dil üzerine BBC belgeselini de zevkle izlerken sanki hep Pocoyo seslendirmelerini kulağımın bir yanıyla duyuyordum. bknz. http://www.bbc.co.uk/news/entertainment-arts-10694264). Sonra birden Pepee diye bir taklitle karşılaşınca şaşıp kaldık, hele bunun büyük özgünlük iddialarıyla lanse edilmesi Türk modernizmine dair sert, eleştirel bir alaycılık gibiydi. Ben de aşağıdaki kısa yazıyı bir isyan anında kaleme almıştım. Sonra yazı elimde kaldı. Çok da üzerinde durmadım. Şimdi metrobüs üstgeçitlerinde Pepee boyama kitapları satıldığını, Real'in girişinin Pepee oyuncaklarıyla, dergileriyle vs bloke edildiğini görünce bu yazı da geri aklıma geldi. Buraya koyayım en azından dedim. Geliştirilmeye açık bir konu tabii daha fazla detaya inilirse...



ÇEVİRİDE KAYBOLAN POCOYO: PEPEE


Ünlü İspanyol çizgi filmi Pocoyo'nun Türkçe uyarlaması olarak başlayıp giderek gelişen, oyuncakları dergileri bile çıkan Pepee'yi üzülerek izlemekle yetinebilirdim. Ama Radikal'de Alpbuğra Bahadır Gültekin'in 23 Kasım tarihli Pepee Neden Üzülüyor? başlıklı yazısındaki övgü satırlarını ve öne çıkarma tutumunu görünce sessiz kalmamaya karar verdim. Pepee talihsiz bir deneme olarak bir kenarda bırakılmayıp çocuklara bir değer olarak sunuluyorsa eğer buna kesinlikle itiraz etmek gerekiyor. Birincisi, Pepee'nin Pocoyo'nun bir uyarlaması, yer yer doğrudan taklidi olduğu marjinal bir iddia değil. Pocoyo gerek senaryosuyla gerek çizimiyle muhteşem bir çizgi film, herkes etkilenebilir. Ancak Pepee'nin yapımcıları kahramanları, konsepti, çizim dilini, kısacası bütün görselliği ve fikri Pocoyo'dan uyarlamakla yetinmemişler aynı zamanda pek çok Pocoyo bölümünü de birebir uyarlamışlar. Türkiye ciddiye alınacak bir pazar olsa açılacak bir intihal davası TRT'ye pahalıya mal olabilirdi. Öte yandan, Pepee'nin Pocoyo'nun üstüne şablon konulup yapıldığı öylesine bariz ki Pepee çalıntıdır diye ortaya çıkmak insana gereksiz geliyor. Zaten dikkat çekmek istediğim esas sorunlar Pocoyo'yu uyarlamaya karar verdikleri anda değil, sonrasında başlıyor. Bu sorunları iki ana öbekte toplayacağım: a) Pepee'nin yapımcılarının çeşitli yayın organlarında altını çize çize Pepee'yi 'çok sayıda ilke imza atmış' yüzde yüz yerli üretimin övünç kaynağı bir Türk çizgi filmi olarak lanse etmeleri, b) Pepee uyarlanırken yapılan 'kültürel uyarlamaların' niteliği ve çocuklarımıza nasıl bir kültür iletildiği. Pepee (görebildiğim kadarıyla özellikle Kürt ebeveynleri iyice rahatsız edecek biçimde) her yere Türk bayrakları dikiyor, milliyetçi propaganda yapıyor ve Türk çizgifilmciliğinin dünyaya meydan okuması gibi sunuluyor. Bu kadar milliyetçiliğin orijinal bile olmayan bir eser üzerinden inşa edilmesi ilginç değil mi? Bana 'ya sev ya terket' sloganının da Amerikan faşistlerinden alınmasını hatırlatıyor. Hadi bunu da geçelim, peki uyarlamaların kendisine baktığımızda ne görüyoruz diye soralım. Pocoyo Anadolu'ya indiğinde nasıl bir çocukluğa dönüşmüştür acaba? Çeviride kaybolan öyle çok nitelik var ki. Mesela Pocoyo'da dış ses kahramanlarımızı hep çaktırmadan yönlendiriyor, çocukların kendi kendilerinin bilgiyi bulmalarına aracılık etmeye odaklanıyor, kafasındaki ezbere bilgiye değil hayalgücüne saygı duyuyor, çocuklar hata yaptıklarında asla Pepee'deki tahammülsüz, sabırsız dış ses gibi horgörerek, oh olsun diyerek aşağılamıyor, en kof didaktizmle doğrudan düzeltmeye kalkmıyor. Pocoyo ne kadar neşeli, pozitif, hep gülmeye, dansetmeye, oynamaya, eğlenerek öğrenmeye eğilimli bir çocuksa Pepee de o kadar sinirli, huysuz, arsız, memnuniyetsiz, gergin bir çocuk. Aslında Pocoyo çocuklar düşünülerek çekilmişken Pepee Türkiye'deki belirli bir ebeveyn tipi düşünülerek uyarlanmış. Pocoyo çocukları hayranlıkla izlenecek ve biraz rehberlikle beraber öğrenilecek birer hediye olarak görürken Pepee çocukları tez adam edilmeleri gereken başbelaları olarak gören Türk ebeveynlere hitap ediyor. Pocoyo okul öncesi çocukların öğrenmeyi öğrenmesine odaklanmış, o yüzden neşeyle öğrenmeye alıştırıyor. Pepee ise hem okul öncesine seslenirken bir yandan da yaşgrubunu şaşırıyor, hem de, daha mühimi, öğrenmeyi öğretmekle ilgilenmiyor ve onun yerine kimi Türk ebeveynlerin çocuklarına acil öğretilmesini istedileri bazı görgü ve bilgileri çocuk psikolojisini hiç umursamayan bir bıkkınlıkla çocukların kafasına kakmaya uğraşıyor. İnternetteki izleyici forumlarında Pepee'den memnuniyetini dile getiren ebeveynlerin en çok altını çizdikleri noktalar da bunlar: Pepee çocuklara altına yapmamayı öğretmeye çalışıyor, rakamları öğretiyor, küçük kardeşine iyi davranmayı öğretiyor, anne babanın işe gitmesini anlayışla karşılamayı öğretiyor, saçma sapan konuşmaktan kurtarıp düzgün konuşmayı öğretiyor, gürültü yapıp kafa şişirmemeyi öğretiyor (abartmıyorum gerçekten 'kafam şişti' diye inleyebiliyor Pepee'de dış ses); hülasa çocuklarını birer ayaklı sorun olarak algılayan ebeveynleri sorun çıkarmama öğretileriyle çocukların beyinlerini yıkayan bir çizgi film konseptiyle tavlıyor. Pocoyo'ya bir sürü telif vereceğimize yerli sanatçılarla Pepee'yi uyarladık, Türk çizgi filmi kazandı diyorlar, dolaylı olarak. İyi güzel öyle olsun, ama bari şu içeriği de kendi karanlığımıza benzetmeseydiniz! Pocoyo kadar çocukları sevebilseydiniz. Pepee'nin pedagojik danışmanları olduğu iddia ediliyor ama bu nokta da fena halde kuşkulu. Siteden eski danışman listesini tepkiler üzerine kaldırdılar sözgelimi. Pepee'yi tüm bunların ışığında başa dönerek üzüle üzüle izlemek gerektiğini söyleyebilirim: Türkiye'nin hala daha çalıntı eserlere Türk Malı etiketi yapıştırıp milliyetçi böbürlenmelerle, klasik 'Türk'ün Türk' propagandası' dilinde kendi kendini pazarlaması adetinin devam ettiğini gösterdiği için üzücü; Türkiye insanının daha çocukluktan nasıl bir muameleye alıştırıldığını, ne tür bir çocuk kavrayışının dominant olduğunu ve çoktan normalize edilmiş olduğunu gösterdiği için üzücü; ve de, en doğrudanı, Pepee gibi mutsuz bir çocuğu tüm dramıyla ve buralı 'kaderi'yle insana izlettirdiği için üzücü. Çeviride kaybolmuş bir çocuk Pepee. Salt Pepee üzülmüyor, biz de üzülüyoruz.


5 yorum:

  1. dünyada ve günümüz Türkiyesinde eleştirilecek onca şey varken ilk kez başarı sağlamış ve marka olmuş bir yapımaböylesi eleştiri. Pes doğrusu. Tabi alışılmış yabancı karakterlerin hegemon oluşuna, bu şaşırtı ile eleştirmek olağan. Tabi alışmak gerek. Zaman alır sanırım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hırsızlığı savunmak ve buna "bizim" diyerek kılıf bulmak ne kadar "seçkin" bir hareket. "Çaldıksa biz çaldık" değil mi!

      Yazarı tebrik ediyorum. Özellikle Pepee'nin, çocuklar için pek de uygun olmayan içeriğine dikkat çekmesini takdir ve ilgiyle karşılıyorum.

      Sil
  2. Kürt ebeveyn Türk bayrağından neden rahatsız oluyormuş ki? Nüfusunda taşımıyor mu zaten o bayrağı?

    YanıtlaSil
  3. Pepe 3. sezonda iyice zorlaam ve saçma bir hale geldi, bütün bölüm boyunca "Susadım su isterim" eşliğinde oynayan çocuklar var. Zaten pek bir fikir ürettikleri yoktu, sanırım alıntılar ve az da olsa kafadaki basit senaryolar da bitti. Artık koca bölümü oynayarak geçirirler...

    Pepe'nin hala taklit olmadığını iddia edenlere rastlıyorum. Onlara 1. sezon bölümlerini izlemelerini öneririm, taklit değil, 1-1 kopya!

    YanıtlaSil
  4. Pocoyo yetkilileri sonunda Pepee'ye dava da açmışlar: http://gundem.milliyet.com.tr/pocoyo-pepee-ye-dava-acti/gundem/detay/1704446/default.htm

    YanıtlaSil