yeni yıla girdik ve her bakkal ve her çakkal, neredeyse istisnasız ve değişik semtlerde, ısrarla elinize para üstü olarak tedavülden kalkmış yeni kuruş bozukluklarından sıkıştırmaya çalışıyor.
duyduğuma göre müşteriler de aynı dolandırma diliyle karşılık verme eğilimindelermiş.
pazarlar kim kime geçersiz para kakalayabilirse yerleri olmuş.
bu sorun, yani yeni kuruşlar tedavülden kalktığında piyasada toplam bozuk paraların yaklaşık yüzde ellisinin olması sorunu, halk tarafından böyle çözülmekte. Mesela halkta genel olarak “kardeşim biz tanımıyoruz senin bu tedavül medavül laflarını eski yeni bütün kuruşları kullanacağız” deme eğilimi hiç yok. Bunun tersi olabilecek, tamam tedavül uygulamasına uyacağız ama sürekli bir kim kimi kazıklarsa ortamı yaratmadan bu işi çözelim arayışı da yok.
Bu durumun genel ahlak-sorunu iması bana linçsevme ve linçci olabilecek fırsat arama karakterini de hatırlatıyor.
İstanbul’un farklı semtlerinde karşınıza çıkan Kapatıyoruzcular da bir tür linç sevgisine yatırım yapan yerler değil mi? Bir dükkan direkt kapatıyoruz levhasıyla ve atmosferiyle açılıyor, ilk andan itibaren alıcıda vurgun yapıyorum, bir tür yağma faaliyeti içindeyim, düşene vuruyorum, duygusu veriyor, ve bu en yaygın ve cazip duygular arasında. ucuza kapatacağına ikna oluyor -alışverişi, öldürmeyi, yeni kuruşu...
şakasından çevirirsek:
bakkallar çakkallar neden bu kadar zıtlar yeni kuruşa acaba. ne olur yani toplasınlar biriktirip götürsünler bankaya değiştirsinler. ben olsam hatta pencereye "yeni kuruş alınır" levhası asardım. ki belki bu yüzden iyi ki ben değilim.
(bu arada yeni kuruşları çakkallardan toplayıp bankaya götürüp yenisizleştirip bu işten komisyon alanlar türemiş diye duydum. işte bir iş !)