11 Mart 2011 Cuma

İLETİŞİM ÇAĞI TÜRKİYE'DE DELETE EDİLDİ



Paranoya artık paranoya olarak anılamıyor. Stasi günleri yaşadığımız duygusu hakim. Von Donnersmarck'ın Başkalarının Hayatları (2006) filmini bugün seyretsem naif gözükür bütün o dinlemeler, takipler. İnsanları suçlamak için delillere ihtiyaç duyulması çok arkaik gelirdi herhalde! Emaillere kimse güvenmiyor, cep telefonları 'cebimdeki düşman', pencere kenarları bile olası gözetlenme noktaları sayılıyor bazen! MOBESE kameralarına karşı protest tiyatro oyunları yapan muhalif gruplarımız vardı bir zamanlar; şimdi olsa böyle bir girişim, gözetlemenin böyle çokgözlü, böyle yaygın bir hale geldiği bir anda hangi kamera, hangi dinleme cihazı önüne protesto yapılacak? Dahası arkadaşlarla yüzyüze konuşmalar bile bir tehdit. Sohbet arasında geçen hangi referansın sonra bir gün neye dönüşeceği belli değil. Mantık sınırları tespit edilemediği için alakalı alakasız herkeste bir temkinlilik var. Öyle oldu ki iletişim çağı Türkiye'de delete edildi. Zaten o bu bahanelerle sürekli internet yasakları da yaşıyoruz. Bloglar da kapandı. Yarın öbür gün bir Facebook – Twitter sansürü de beklemek gerek sanırım. Şimdi kullanılamayan telefonlar, çıkartılan piller, arkadaşlarla paylaşılamayan hayatlar yaşıyor Türkiye'de insanlar. Sıkı sıkı sarıldığımız bir özgürlüğümüz var: özgürlüklerin tıkandığını söyleyebilme özgürlüğü! Ki Ergenekoncular kontrolünde olsak bu da olmazdı diye sevinmemiz beklenmiyor mu temelde... Öte yandan gerçekten de durum bu! Militarist ortama göre daha fazla konuşma hakkı olduğu kesin. İşte kültürümüze özgü bir mutluluk sebebi!...

Türkiye'de delete edildi falan da aslında Natsidrük'te zaten çoktan delete edilmişti. Ama zannetmiyorum Türkiye siyaset ikliminde Kürtlerle genel bir empatiye yol açsın bu baskı ortamı. 12 Eylül bile açmadıysa...


10 Mart 2011 Perşembe

süper hızlı tashih

blogosferdeki sansürü gerek yurtdışından gerekse olası yurtiçi arka yollardan delme yolları olduğunu bana hızla hatırlattılar.
blogosferdeki örtü hafif demek ki. en azından bazıları için...

öyleyse siyasete dönelim: Ras Lanuf düşmüş...

blogosfer örtü altındayken sansür yasak

birden aklıma geldi -neden blogosfer tükiye kullanıcısına yasaklanmışken öyle bir bloga notlar düşmüyorum ki dedim. nasılsa kimse göremeyecekken. tuhaf bir bloglama calismasi. oyle bir bosluga. link falan da bir yerde vermem. sansürün içine yazmak gibi...
yazıp yazıp sansür kuyusuna at...
Son House dinliyorum şimdi, ne adam... hırlıyor resmen. kişniyor.
evet ne dinlediğimden bu an tamamen kapalıyken bahsetmek...
gerçi başka yurtdışındaki kullanıcılar da bakabilirler ama küçük ihtimal...
hotmailde msnde kişi kendini arkadaş ilan ederse ne oluyor diye bakmıştım.
çok sevimli oluyormuş. şimdi uzun zaman sonra msni açınca bir tek kendimi gordum online. bir'in anlamı cogaliyor, öteki ile sınırlar flulaşıyor...
bir de bana online sureyyyanin hangi sarkiyi dinledigini soyluyor.
Son House imiş!
ama adamın kişnediğini hırladığını söylemiyor msn...

4 Mart 2011 Cuma

TECAVÜZE UĞRAMAK İSTEMİYORSAN ARABAM.COM'A GEL

OTOMOBİL UÇAR GİDER

milliyet.com.tr'de cok agir bir tecavüz haberi okuyoruz. belediye otobüsüyle duraktan alıp kaçırma, iki kişinin şiddetli tecavüzü, feci bir olay...
haber şurada:
http://gundem.milliyet.com.tr/iett-otobusunde-tecavuz-dehseti-/gundem/gundemdetay/04.03.2011/1359869/default.htm

ama dünya daha da feci.
haberin hemen altinda, tam bir satır altında, haber biter bitmez, şoktaki okuyucuyu yakalamaya çalışan bir ilan var (muhtemelen öncelikle kadın okuyucuları):


tıkladıgınızda kendinizi arabam.com istesinde buluyorsunuz...

otomobil sektörü tecavüz haberlerinden de böyle nemalanmaya çalışıyor demek. gazetelerin de işbirliğiyle tabii...