Orhan Kahyaoglu'nun Mahmud Dervis yazisini gordum Radikal Kitap'ta.
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=EklerDetay&ArticleID=918035&CategoryID=40&Date=26.01.2009
"Şair için hayatın kendisi hep çekici bir ‘hapishane’ olagelmiş."
diyor bir yerde.
bu benzetmenin kaynagi nedir?
Yalcin Kucuk Turkiye'ye ilk geldiginde, ilk geldigi derken Fransa'daki 2 yildan sonra hapse girecegini bile bile geri geldiginde sinirda boyle bir laf etmisti:
"Ulkem benim icin her zaman buyulu bir hapishanedir."
o zaman daha Yalcin Kucuk sevilebiliyordu.
hatta ben ozgun Turk devrimci sosyalist vs dusunuru ararken Kivilcimli 1 Kucuk de 2 galiba diye dolasiyordum insanlardan baska isim istiyordum tartmaya calisiyordum gencken.
Simdi hersey ne kadar da uzak, butun kitalarda, Yalcin Kucuk dahil...
ama bu deyiste sairane bir yan kesinlikle var. ben de Kanlar Ulkesinde Karnaval'da degmistim bu soze.
ulke yerine hayatin hapishane olmasi daha 'enternasyonalist' daha yasamsal bir kullanim elbet. ama 'buyulu' 'cekici'den daha iyiydi bence.
mesele cazibe cekim gucu sasirtici istenirlik degil sadece, buyulunun buyuyle donatilmis olmasi her an buyuler yapilabilecegi anlamina da gelir, ozneler coktur, hayat veya ulkem, buyulu bir hapishane olsa daha iyi cekici bir hapishane olacagina :)
bu arada ben eskiden surgun cezasina neden ceza dendigini anlamazdim. ne guzel iste fistik gibi ulkelere gitmisler, Turkiye'den daha iyi iste, dertleri neymis, neresi ceza bunun, keyifler keka, derdim.
simdi fikrim degisti.
hani azicik eli yaninca hemen fikri degisen cocuklar gibi.
gerci su anda siklikla gidip geliyorum ve bu senenin hatta buyukce bolumunu Turkiye'de geciricem Lefter beyi karsilayacagiz falan da, gecen sene araliksiz 6 ay Ingiltere'de kalmak bana yetti, yani anlamam icin yetti. surgun meger bir cezaymis. meger Istanbulun bir semtiymis vefa dedigi gibi diyorum. meger bir cezaymis. parmagimin ucu yandi ama anladim ne olabilecegini Moskova'da Nazim'in icinden gectiginin ve tum digerlerinin.
boyle bakinca Nazim da hep 'buyulu bir hapishane' olarak aniyor ve animsiyor sanki Turkiye'yi -Vera'nin kitabi falan da taze ya zihnimde...
bu arada Nazim'in mezari gelsincilerin son cikislarinin reddedilmesini, adam vasiyetinde devrim kosullarindan bahsediyor, siir o hem ne vasiyeti, ustelik koruyabilecek misiniz ellemeyin Moskovada krallar gibi mezari var bulasmayin bu ise seklinde karsilanmasini anlayabiliyorum. mantikli ve hakli bir itiraz. bu acidan bakinca dogru, gelmesin mezari. (koruyabilecek misiniz diye soran Aziz Nesin kendi mezarini nasil korudu ama -bilinmezlestirerek. Turkiyede korumanin tek formulu olarak bu sonuca varmisti belli ki.)
bir sey daha var fakat, o vasiyetteki utopik ulke degil sadece buyulu hapishane olan, ayni zamanda utopyanin kendisi de Nazim icin buyulu bir hapishaneydi. bunu Sovyetlerde anladi ancak. olmeden once.
ve olum -en buyusuzu gibi hapishanelerin
ve olum yaklastikca buyulu hapishanelerine baska bir gozle sariliyor sair, ikisine de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder