24 Ocak 2009 Cumartesi

Bir Karga-Çanta Neleri Özler...

Garson, bir garson, bakar mısınız pardon
Larsson değil garson, acaba sizde
bir aspirin bulunur mu, geçiştirecek
bu son, bu son, vallahi bu son
olsun, bir niş bulduğun
benimle konuşurken kaldırımdaki kedide
olsun canınız sağolsun ben zaten
Fındıklı parkında salıncakta düştüm ana rahmine
Orda da büyüdüm neme lazım
Füniküler falan bulunur biz dikkatli olalım
Nesneler atıyorlar bize simit yerine
Brando yolunun büyüsü kara büyüdür şiirde

Arka odaya yapıştım. Kabataş –
Bazı Kabataşlar – soğuk bir gece
Yarım yamalak bir Kabataş
Sektirdim şehirde

tut
kitaplar
kitaplar atarlar
vermediğin sözleri tuttuğun gibi

karga-çanta biralar taşıyor
pılı pırtı
hellakeler
elemtere fiş kem gözlere kiriş
tutun
sallan
diyorsun bitsin ama daha bitmedi sikiş

paramparça oluyor çanta sonunda –delinip…
karga delinip
kargayla Brando yolu! Del del delmekten gelen—
ve şiir başladıktan sonra herşey bittikten
hayır dedim tersine çevirmekle olmaz kibarlık
feministlik liriklik merdivenden çıkan Rowbothamlık
yerini de kaydırmak gerekir oymak
eyvallah dedi öyle diyorsan babalık

1 yorum: